Anne babaların en çok merak ettikleri şey acaba minik yavruları ne zaman konuşacaktır. Bütün dünyada çocuklar ilk sözcüklerini genelde 12-18. aylarında söylemeye başlarlar. Ekseriyetle yürümenin yoğun olduğu dönemlerde konuşma çabalarında yavaşlamalar görülür. Bu son derece normal bir vaziyettir. Zira yürüme serüveni bebeğiniz için daha eğlenceli bir vaziyettir. Bebeğinizin konuşmaya daha rahat geçmesini istiyorsanız, doğumdan itibaren tane tane ve yavaş bir şekilde onunla konuşun. Ancak bir takım çocuklar için konuşmaya başlamak vakit alabiliyor.
Bir çocuk hangi yaşta konuşmaya başlar?
Bebeğin hayatının ilk birkaç haftası yemek yemek ve uyumak gibi biyolojik olaylardan oluşur. Fakat çok geçmeden anne babalar ikili iletişime geçmeye başlarlar. Bebeğin anneye bakıp gülümsemesiyle tek taraflı olan iletişim bebeğin bir reaksiyon vermesiyle çift taraflı hale dönüşür. İlk aylardaki bu konuşmadan yapılan iletişim bebek büyüdükçe şekil değiştirerek sözlü bir hal alır. Üçüncü aylarında daha çok sesli harflerin duyulduğu agu şeklinde sesler çıkarmaya başlarlar. Seslerinden aç mı veyahut kızgın mı oldukları rahatça anlaşılır. Bebekler 5-6 aylık iken sesli oyunlara başlar. 9-12 ay arası bebekler ise ses tellerini daha iyi kontrol edebildiklerinden hisleriyle sesleri arasındaki paralellik artar. İlk yılın sonuna doğru bebekler lisanın vurgularını, sesleri ve bununla iletişim kurması gerektiğini öğrenir. İlk anlamlı kelimelerini 12-18 ay arası söyler. Ancak bu dönemde bebek önceden kullandığı manasız lisanı tamamiyle elden bırakmaz, kelime haznesi genişleyene kadar bu sistemden yararlanmaya devam eder. Şunu da unutmamak gerekir ki bu olay bebekten bebeğe farklılık gösterir. Birinin belli ayda yaptığını ötekisi de bu arada yapacak diye bir koşul yoktur. Sahip olduğunuz kitabi bilgiler uygulamayla birebir paralellik göstermeyebilir. Unutmayın ki aklınızda bir soru işareti oluştuğunda en sıhhatli yol bir uzmana müracaat edip bilgi almaktır.
Çocuğun hangi yaşta hangi sesleri söyleyebilmesi normaldir?
Bir bebeğin seslerle olan yolculuğu anne karnında başlar. İlk 6 haftada öksürmek, ağlamak gibi tepkisel sesler çıkarır. Sonraki 6 ay agu şeklinde ses çıkarmaları ve ses oyunlarıyla geçer. 7-10 ay arası ba-ba-ba, ma-ma-ma, de-de-de gibi heceleri, hece tekrarları ve daha sonrasında da-ba-ma gibi farklı hecelerin birleştirmeye başlar. Bu dönem pek çok anne baba tarafından gerçek kelimelerin ortaya çıkışıyla karıştırılabilir. Çoğu kez bu tekrarlar bebek tarafından manalı kullanılan kelimeler değildir. Bebeklerin erken dönemde en rahat çıkardığı sesler/a/, /b/, /m/ ve /y/ sesleridir. Takriben 2 yaş civarı bunlara diğer sesli harfler ve /k/, /g/, /p/, /d/, /f/, /n/ gibi suskunlar ilave etmeye başlar. 3 yaş ve sonrasında da suskun harflerin kalanları yerine oturur. Seslerin meydana gelmesi erken yaşlara eşit gelse de bu seslerin günlük konuşmada çocuklar tarafından doğru kullanılmaları daha uzun bir vakte dağılır. Sözgelimi /r/ sesinin normal gelişen 4 yaşında olan bir çocuk tarafından dönem dönem yanlış kullanılması şaşırtıcı değildir.
Ne zaman bir problemden söz edilir?
Problemler fark vakitlerde karşımıza çıkabilir. Konjenital başka bir deyişle doğuştan olan problemler mevcut olabilir (sözgelişi duyma engeli) veya bebeklikte geçirilen bir hastalık sonrasında normal gelişen geri kalabilir. Üçüncü bir grup ise rastgele bir genetik ya da doğal nedene bağlı olmadan, yalnızca stimülasyon eksikliği veya oral-motor gelişimin yavaş bitirmesinden dolayı konuşma ve lisan gelişimi yaşıtlarına göre geriden gelen çocuklardır. Burada her ne kadar genetik veya doğal bir sebep yok desek de bu, bu problemlerin spontane çözüleceği ve ortadan kalkacağı mananına gelmez. Bir konuşma ve lisan patoloğu olmadıkları sürece anne babalar için neyin ne vakit problem olduğuna karar vermek çok zordur. Şayet çocuğunuz söylediği birkaç kelime dışında yeni kelime öğrenmiyor, söyledikleri etrafındakiler tarafından anlaşılmıyor veya bazı ses ve lisan hataları vakit içinde düzeleceğine hiçbir farklık göstermiyorsa bir uzman görüş almakta yarar vardır. Bazen bu vaziyet hanede anne babaların uygulayacağı birkaç stratejiyle çözülecek kadar kolaydır. Bazen de erken teşhis ve rehabilitasyonla çocuğunuzun iletişim zorluğu daha kısa müddette ortadan kalkmış olacak ve ilerleyen yaşın beraberinde getireceği sosyal, akademik veya duygusal zorluklar en üye indirilmiş olacaktır.
Konuşma ve Dil açısında gelişebilecek problemlerin nedenleri nelerdir?
Konuşma ve dil sistemleri çok daha geniş bir sistem olan merkezi sinir sisteminin bir parçası olduğundan bu sistemde olan herhangi bir aksaklık konuşma ve dile de yansıyabilir. Duyma kaybı, öğrenme bozukluğu, oral deformiteler, doğuştan olan beyin hasarları veya damak/dudak yarıkları çocuklarda değişik düzeylerde iletişim problemleri yaratabilir. Bunların dışında tamamen gelişiminden kaynaklı olarak geç konuşmalar ve telaffuz hataları da mevcuttur. Nedeni ne olursa olsun hiç unutulmaması şart olan nokta bir uzmana müracaat etmek için beklememek ve şart olan rehabilitasyonun gecikmeden başlamasıdır. Her çocuğun birbirinden değişik olduğu, gelişimlerinin farklılık gösterebileceği ve biri için doğru olanın ötekisi için geçerli olmayabileceği unutulmamalıdır.
Aile rehabilitasyon için kime müracaat etmelidir?
Konuşma ve lisan bozukluklarının rehabilitasyonunda en ehemmiyetli nokta doğru uzmanı bulmaktır. İster çocuk ister yetişkinlerde olsun konuşma, dil ve yutma bozukluklarını rehabilitasyon eden uzman konuşma ve dil patoloğudur. Konuşma ve dil patolojisi, psikoloji, pedagoji veya odyolojiden farklı olarak başlı başına bir bilim dalıdır. Bu yüzden eğitimi de bu saydığım dalların eğitiminden oldukça farklıdır. Şu anda dünyaca kabul edilen altın standart Amerikan Konuşma Lisan ve Duyma Derneği tarafından akredite olmuş bir üniversitede iletişim bozuklukları üzerine lisans ve master eğitimini bitirmiş ve yeniden bu dernek tarafından, ihtiyaç duyulan imtihan ve stajları bitirdikten sonra, muayenehane yeterlilik vesikası verilmiş olan konuşma ve lisan patologlarıdır. Konuşma ve lisan bozukluklarının rehabilitasyonunda yetkisi ve bilgisi olmayan pedagog, psikolog gibi uzmanlardan netice beklemek rehabilitasyon sürecini uzatacak ve bir takım meselelerin kalıcı olmasına yol açacaktır.
Konuşma terapisi her çocuğa uygulanır mı?
Rastgele bir nedenle iletişim problemi çeken her çocuk (ve yetişkin) konuşma ve lisan terapisinden yarar görür. Ancak her çocuk aynı yolla öğrenecek ve aynı şekilde motive olacak diye bir şart yoktur. Burada o çocuk için işe yarayan, yaratıcı metotlar bulmak konuşma ve lisan patoloğunun işidir. Ayrı olarak tedaviye zamanında başlamak ve aksattırmadan devam etmek de terapiden sağlanacak faydayı maksimum düzeye çıkaracaktır.
Konuşmaya geç başlama dışında küçüklük çağında sık görülen konuşma ve lisan bozuklukları nelerdir?
Küçük yaşlarda bebeklerden beklediğimiz en ehemmiyetli iki atılım konuşmaya ve yürümeye başlamalarıdır. Bu yüzden çocuğumuzun konuşmaya başlamasındaki gecikme dikkatimizi çekerken konuşma başladıktan sonra ortaya çıkabilecek aksaklıklara aynı derecede dikkat etmeyebiliriz. Çocuklarda sıklıkla görüdğüm iletişim problemlerini doğuşta olan ve sonradan gelişen bozukluklar olarak ikiye ayırmam olası. Doğuştan bir probleme bağlı olarak gelişen bozukluklar natürel olarak anne babaların da çoğu kez hemen dikkatini çeker. Misal olarak damak/dudak yarığıyla doğan bir çocukta bunu atlamak . Ancak burada ehemmiyetli olan ihtiyaç duyulan cerrahi müdahalelerden sonra çocuğun düzenli olarak bir konuşma ve lisan patoloğu tarafından izlemesi ve bu doğumsal anomaliye bağlı sonradan gelişebilecek konuşma ve lisan komplikasyonlarına karşı gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Doğuştan olan veya sonradan bir hastalığa bağlı gelişen duyma kaybına karşı da annne babalar tetikte olmalıdır. Çünkü çocuğun duyduğunu anlamaması konuşma gelişimini negatif istikamette etkileyecektir. Duyma kaybı erken tespit edip, erken dönemde gerekli amplifikasyon ve tedavi sağlanan çocukların konuşmalarının da o kadar normal gelişen yaşıtlarınınkine yakın olduğu görülmüştür. Artikülasyon bozuklukları sık karşılaştığımız başka bir ana gruptur. Bu bozukluklar daha geniş bir belirtinin bir parçası olabilecekleri gibi kolay bir gelişimsel meseleden da kaynaklanabilirler. Bilhassa gelişimsel artikülasyon bozuklukları anne babaların sevimli bulmaları veya bir uzmana müracaat etmekte yeterince erken davranmamaları neticesi gereğinden büyük problemler haline gelebilir. Artikülasyon bozuklukları çoğu kez erken dönemde, doğru uzman görüşüyle kolay ve ivedi analiz edir. İletişim bozuklukları ayrı olarak otizm spektrumunun bir parçası olarak de kendilerini gösterir. Gerek alışılmış gerek alternatif iletişim sistemleri bu çocuklara etraflarıyla iletişim kurmayı başarılı bir şekilde öğretir. Ayrı olarak lisan bozuklukları öğrenme bozukluklarının bir parçası olarak karşımıza çıkabilir. Konuşma ve lisan patologları öğrenme bozukluğunu rehabilitasyon etmez fakat bunun parçası olarak lisan geriliği gösteren çocuklara gramer, okuma ve yazma gibi lisanın bir takım komponentlerinde yardımcı olur. Son zamanlarda tedavisinde çok ikilemli yollar olan kekemelik de bir iletişim problemidir ve rehabilitasyonu konuşma ve lisan patologları tarafından yapılır. Bu konuda ticari amaçla pazarlanan pek çok alet ve metodun uzun vadede tesirli olmadığı görülmüştür. Bugün çocuklarda hakettiği alakayı göremeyen bir konu da ses hastalıklarıdır. Bu yaşta ortaya çıkan ses kısıklıkları, vokal patolojiler veya sesin kalitesindeki bozukluklar çocuğunuzun ileriki senelerdeki sesini etkileyebilir ve kalıcı hasar bırakabilir. Bunların erken rehabilitasyonunda de vokal rehabilitasyon için bir konuşma ve lisan patoloğuna müracaat etmek çok ehemmiyetlidir.